Makale Özeti:
|
Adalbert Stifter (1805-1868) 19. yüzyılın tartışmalı yazarlardan
birisidir. Döneminde hak ettiği ilgiyi göremeyen yazar hakkında,
Friedrich Nietzsche ve Thomas Mann övgüyle söz edip, onun yapıtlarını
Alman yazınının en önemlileri arasında sayarken, Friedrich Hebbel ile
Hugo von Hofmannsthal gibi yazarlar ise onu sıkıcı bulurlar. Ona karşı
yöneltilen eleştiriler, genellikle doğa ve orman betimlemelerine çok geniş
yer vermesi ve kahramanlarının iç dünyasına gerekli özeni göstermemesi
bağlamındadır. Yazar, bir yandan anlatımda Gerçekçilik döneminin
yansıma kuramına uygun, gözlemlediği olayları gerçeklere bağlı bir
biçimde aktarırken, öte yandan da içeriksel açıdan Biedermeier
döneminin niteliklerini taşıyan; aile ortamı, huzurlu yaşam, doğaya ve
dini inanca olan bağlılık ve memleket sevgisi gibi konulara yer verir.
Bütün yapıtlarında olduğu gibi Stifter’in Der Hochwald adlı yapıtında da,
doğa ve orman özel bir yer tutmaktadır: ağaçlar, yapraklar, toprak,
ormanın içerisinde yaşayan hayvanlar, yağmur ve fırtına gibi hava
durumuyla ilgili olaylar ayrıntılı bir biçimde gözlemlenerek
aktarılmaktadır. Biz bu incelemede, bu yapıttan yola çıkarak
doğa(orman)nın nasıl yansıtıldığını, anlatıcı ve kahramanlar için neden bu
kadar önemli olduğu, romanda baskın olan yalnızlık, sığınak ve
olgunlaşma gibi doğaya ilişkin öteki izleklerle birlikte çözümlemeyi
amaçlıyoruz. Öte yandan, yazar kendisine yöneltilen eleştirilerde ileri
sürüldüğü gibi, gerçekten de duygu ve ruh dünyasını önemsememekte
midir, yoksa bunu farklı bir biçimde mi canlandırmaktadır? gibi sorulara
yazın tarihsel ve yaşamöyküsel göndergelerden devinimle yanıt aramaya
çalışacağız.
|