Makale Özeti:
|
Balkan savaşları sonrası yapısal, yönetimsel, ekonomik, sosyolojik ve
yüz ölçümü olarak savaşa başladıkları hallerinden çok uzakta bulunan
Balkan devletleri, savaş sonrası aralarındaki bazı hesapları hala
kapatmamıştı. Sırbistan; Büyük Sırp Krallığı hayali üzerinden planlar
yaparken, Bulgaristan; Makedonya’da kaybettiği alanları ve Romanya’ya
kaptırdığı Dobruca’yı geri alabilmenin hesabını yapıyordu. Romanya ve
Yunanistan ise mevcut statükonun korunmasından yana bir politika takip
ediyordu. Osmanlı Devleti’nde ise “mevcudu muhafaza et, elde
edilebilecekler için ise asla durma” politikası hâkim durumdaydı. Elbette
Balkan savaşlarının sıcaklığı savaş sonrasında bile hissedilir
durumdayken, küresel boyutlara ulaşacak bir savaşın ilk kıvılcımının da
yine bu topraklarda ortaya çıkması, kapatılmamış hesapların ne kadar
derin olduğunu anlamaya da yeterlidir. İşte bu çerçevede yaklaşan savaş,
etrafına topladığı sömürgeci güçlere birbirleri ile mücadele ortamı
sağlarken, onun sahnesi ise yine Osmanlı ve Doğu Avrupa coğrafyası
olmuştur. Bu çalışmada söz konusu savaşın sergilendiği sahnede
doğrudan hedef durumunda bulunan Osmanlı Devleti’nin 2 Ağustos 1914
tarihinde Almanya ile imzaladığı mecburi ittifak anlaşması sonrası,
Almanya’nın da arzu ettiği politikalar çerçevesinde, Bulgaristan ve
Romanya ile oluşturması planlanan ittifak ve bu ittifaka yönelik atılan
adımlar ele alınmıştır. Ayrıca bu adımların diplomasi yolu ile ne kadar
yoğun yürütüldüğünün ve bu kadar mücadele ve uğraşın asıl amacının ise
tek bir amaca hizmet ettiğinin izahına çalışılmıştır.
|