Makale Özeti:
|
İnsanın elinden yiten her değer gibi barışın da değeri ve önemi onun
yokluğunda anlaşılır. Dünyada barışın önemini en iyi anlayanlar savaş
dehşetini yüz yüze yaşamış olan halklardır kuşkusuz. İnsanlık tarihi,
insanoğlunun varoluş serüveninin korkunç örnekleriyle, trajik
deneyimleriyle doludur. Yakın geçmişten günümüze dek bu trajedi
Bosna’da, Irak’ta, Suriye’de ve kimi Afrika ülkesinde birbirlerini
boğazlayan, ateşin içinde, açlık ve yokluk içinde inleyen halklar üzerinde
oynanmaktadır. Balkan halkları ve aralarında yaşayan çeşitli topluluklar,
dünyayı istedikleri gibi biçimlendirmek isteyenlerce tasarlanmış
düşmanlıklar ve bu güçlerin çıkarlarıyla beslenmiş olan savaşın bedelini
en ağır biçimde ödemişlerdir. Balkan coğrafyasındaki bütün halklar,
savaşın korkunç yüzüne tanık olmuşlardır. Ancak şurası bir gerçek ki,
savaşın en kolay hedefi, bu ülkelerde yaşayan ve büyük ölçüde korumasız
olan azınlıklar olmuştur her zaman. Her toplumda şiddet ve savaş yanlısı
olduğu gibi barışsever insanlar da vardır muhakkak. Barışa duyulan
özlemin sanatta ve edebiyatta özel bir yeri vardır. Edebiyat, kendi sihirli
gücüyle savaş denilen bu insanlık vahşetine karşı durur. Yunan
toplumunda barışa vurgu yapan güçlü kalemler hep olmuştur.
Aristofanis’ten Ritsos’a kadar bu gelenek hep sürmüştür. Bunun gibi
Yunan toplumu içinde yaşayan bir azınlık toplumu olan Batı Trakya
Türkleri de barış türkülerini edebiyatın diliyle söyleyegelmişlerdir.
|