Makale Özeti:
|
Anayasalar, modern demokrasilerde devleti kuran ve kurduğu bu sistemin
(rejimin) kuvvetlerini bölen, en önemlisi de kişilerin temel hak ve özgürlüklerini
koruyan belgelerdir. Yasama-yürütme ve yargı olarak oluşturulan kuvvetlerin
bu şekilde ayrı olarak faaliyet göstermesinin sebebi; kuvvetin tek elde toplanmasını
engelleyerek, baskıcı ve özgürlükleri engelleyen sistemlerin meydana
gelmesini bertaraf etmektir. Teorik açıdan, son derece makul ve kabul edilebilir
olan anayasal demokrasinin karşımıza çıkardığı belli başlı iki sorun dikkat çekicidir:
Birincisi yasama gücünün seçilmişlerden alınıp atanmışlara verilmesi
(temsili demokrasinin açmazı), diğeri ise yargının aldığı kararlardır. Demokrasilerde
seçilmişler dört veya beş yıl içerisinde seçmenlerin karşısına çıkar ve aldıkları
kararların ve yaptıkları icraatların bedelini sandıkta öderler. Oysa ki,
yargı tarafından alınan siyasal kararların hesap verilebilir bir alanı yoktur. Bir de
bu kararların, aktif ve sık bir şekilde kullanılması, “yargısal aktivizm” denilen
uygulamayı gündeme getirmiştir.
|