Makale Özeti:
|
Osmanlı İmparatorluğu, İslâm hukukunu esas alan bir devlettir. Temel haklar
ve özgürlükler konusu da İslâm hukuku çerçevesinde değerlendirilmiş ve İmparatorluk
içinde yaşayan farklı dinlere mensup tebaaya da aynı anlayışla haklar tanınmıştır. Din
ve vicdan özgürlüğü konusu da bu kapsamdadır. Bütün tebaaya din ve mezhep farkı
gözetilmeksizin eşit davranılmış, inançlarına ve dînî uygulamalarına karışılmamıştır.
Osmanlı, diyebiliriz ki, beylikler döneminden itibaren batılılarla ilgilenmiş, ilişkilerin
iyi olması yolunda çaba harcamış, bu anlamda imtiyazlar da vermiştir. Osmanlı’nın
zayıflaması üzerine batılılar dindaşlarını kollamak anlamında Osmanlı’nın hukuk
düzenine karışmaya başlamışlar, zaman zaman da isteklerini kabul ettirmek için çeşitli
baskılar uygulamışlardır. Osmanlı, bir yandan bu baskılar dolayısıyla, diğer yandan
gerisinde kaldıklarını kabul ettikleri batıyı yakalamak düşüncesiyle hukuki alanda bir
takım iyileştirmelere teşebbüs etmiştir. Tebaanın haklarını belirten birçok padişah
fermanı çıkarılmış, kapitülasyonlarda ve anlaşmalarda din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili
hükümlere yer verilmiştir. Batılı devletler, Osmanlı’yı baskı altında tutmak,
Hristiyanları kollamak, onlara ayrıcalıklar sağlamak amacıyla konuyu sürekli
gündemde tutmuş, gerek hukuk sistemlerinin farklılığından ve gerekse uygulama ve
anlayış farklılığından doğan sorunları diplomatik platformda dile getirmişlerdir. Bunlar
arasında diplomatik kriz derecesine varan bazı sorunlar da olmuştur. Batılıların bu
diplomatik çabalarının sonucunda temel haklar ve özgürlükler, bu arada din ve vicdan
özgürlüğü konusu Osmanlı yazılı hukuk metinleri içinde yer almıştır. Batılıların
baskıları üzerine Osmanlı hukuk metinlerine giren din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili
kuralların, içerik olarak değerlendirildiğinde İslâm hukuku kurallarının dışına
çıkmadığı anlaşılmaktadır.
|