image.jpg

Derginin Adı: Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi
Cilt: 2016/2
Sayı: 2
Makale Başlık: TÜRKİYE’DE ORMAN MÜLKİYETİ, YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Makale Alternatif Dilde Başlık: Alternatif dilde başlık bulunmamaktadır. There is no article title in another language.)
Makale Eklenme Tarihi: 22.09.2017
Okunma Sayısı: 1
Makale Özeti: Dünya kara yüzeyinin yaklaşık % 30’unu kaplayan ormanlar hayatın sürdürülebilirliği için vazgeçilmez doğal kaynaktırlar. Aynı zamanda yadsınamaz ekonomik değeri de olan bu doğal kaynak, toplum ve kişilerce sahiplenilmekte, faydalanılmaktadır. Bu konuda, oturmuş bir tavır ve kararlı bir mevzuat oluşturamamış ülkelerde, ormanların kimin mülkiyetinde olması gerektiği ve faydalanma biçiminin nasıl olacağı hususlarında tartışmalar, çekişmeler yaşanmaktadır. Bu uyuşmazlıkların yaşandığı ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yy. ortalarından itibaren ülke tarım topraklarının özel mülkiyete konu edilmesi sürecinde ormanlar da sahiplenilmeye başlanmıştır. Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden yaklaşık onbeş yıllık zaman diliminde ise milli servet olan ormanların özel mülkiyete konu edilmesinin kabul edilebilirliği ve ortaya çıkmış özel orman mülkiyetinin meşruiyeti sorgulanmaya başlanmıştır. Nihayet, orman varlığı, mülkiyeti ve tüm ormancılık etkinliklerini kapsayan 1937 tarihli Orman Kanunu kabul edilmiştir. Bu kanunda belli nitelikteki ormanların istimlaki ön görülmüştür. 1945 yılında ise radikal bir yaklaşımla, çok sınırlı miktarda istisnalar dışında, ülke sathındaki tüm ormanlar devletleştirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilmiş tüm yasalarda ormanların özel mülkiyete konu edilmesi yasaklanmıştır. Hatta, 1961 ve 1982 anayasalarında da ormanlarla ilgili kısıtlayıcı kurallara yer verilmiş, Devlete ait ormanların hiçbir şekilde özel mülkiyete konu edilemeyeceği ifade edilmiştir. Günümüzde ülkemiz orman varlığının tamamına yakını (yaklaşık %99,9) Devlete aittir. Bununla birlikte, orman mülkiyeti konusundaki uyuşmazlıklar devam etmektedir. Önceki yıllarda özel kişiler veya kurumlar tarafından sahiplenilmiş, çoğu zaman da kendi veya murisleri adlarına tapulu olan ormanlar gerek kadastro sürecindeki işlemlerle ve gerekse de sonrasında davalar açılarak Devlet ormanı olarak tespit ve tescil edilmektedir. Bu kararlara itirazı olan kişiler, sahiplenmiş oldukları taşınmazlara ait eski tapularını da dayanak göstererek, iç hukuk yolu tükendikten sonra uyuşmazlığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİM)’ne taşımaktadırlar. Mahkeme birçok kararında mülkiyet hakkına müdahale edildiği gerekçesi ile ülkemizi tazminat ödemeye mahkûm etmekteydi. Günümüzde, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı tanınması ile birlikte, son yıllarda tapuları geçersiz sayılan maliklere kamulaştırma bedeli ödenmesi yolu açılmıştır.
Alternatif Dilde Özet: Alternatif dilde abstract bulunmamaktadır. (There is no abstract in another language.)

PDF Formatında İndir

Download PDF