Makale Özeti:
|
XVI. yüzyıl sonlarından itibaren başlayıp XVII. yüzyılda da devam eden uzun ve yıpratıcı savaşlar, Osmanlı İmparatorluğu üzerinde idari, mali, askeri ve toplumsal alanlarda derin etkiler bırakmıştır. Önce Anadolu’da sonra Rumeli’nin şehir, kasaba ve köylerinde sık sık eşkıyalık hareketleri yaşanmaya başlamıştır. Ekonomik sıkıntı içinde olan işsiz güçsüz halk kitleleri yanında askeri ve idari taifeler de bu eşkıyalık hareketine dahil olmuşlardır.
II.Viyana mağlubiyetini takip eden yıllarda savaş ortamını da bahane ederek halk üzerinde büyük baskılar kuran eşkıyalar yol kesme, adam öldürme, soygun yapma gibi bir çok faaliyet içine girmişlerdir. Bu dönemde Rumeli orta kol olarak bilinen İstanbul-Belgrad arasındaki güzergah savaş şartları sebebiyle her zamankinden daha yoğun bir hal almıştır. Bunu fırsat bilen eşkıya grupları uygun yerlerde saklanarak yoldan gelip geçen yolculara, askerlere ve görevlilere sık sık saldırmıştır. Özellikle saldırı ve saklanma açısından daha uygun Sofya-Belgrad arasındaki geçitlerde yol güvenliği ciddi şekilde tehlikeye girmiştir. Osmanlı yönetimi bunu önlemek için güzergah üzerinde bulunan kale ve palankaların savunma gücünü arttırmaya çalışmış, eşkıyayı etkisizleştirmek için Rumeli’nin muhtelif yerlerinden buraya takviye güçler göndermiştir. Ancak savaş ortamından kaynaklanan asayiş boşluğu, yerli Hristiyan ahalinin destek vermesi gibi sebeplerle güzergah üzerinde eşkıya savaş yılları boyunca faaliyetlerini sürdürebilmiştir.
|