Makale Özeti:
|
Öz: Reşat Enis Aygen (1909-1984), Maxim Gorki tarafından çerçevesi
çizilen Toplumcu gerçekçilik ve doğalcı yazın akımlarının, Türkiye’nin
erken Cumhuriyet dönemindeki önemli temsilcilerinden birisidir.
Kapitalist sistem içinde yoksul ve ezilen toplumsal sınıfların yaşamda
kalma savaşımlarını, Emile Zola, Orhan Kemal gibi keskin bir gözlem
gücüyle en çarpıcı biçimde yapıtlarına taşıyan Aygen, Nazım Hikmet’in
‘Türk edebiyatının temel taşı’ olarak tanımladığı Afrodit Buhurdanında
Bir Kadın (1937) adlı romanında, bir Anadolu kadınının çalışma
yaşamında karşılaştığı zorlukları, özellikle de uğradığı cinsel ve bedensel
saldırıları, genel anlamda da işçi sınıfının durumunu toplumcu gerçekçilik
penceresinden doğalcı bir tutumla betimlemeye çalışır. Dönemin
toplumsal yapısını, acımasız ve baskıcı sömürü düzeni ile baskın dünya
görüşünü belli bir diyalektik içinde yansıtan yazar, yaşadığı dönemdeki
tanıklıklarını, çarpıcı bir biçimde yapıtına taşımayı dener. Roman,
amcasının yanından öksüz büyüyen, Yıldız adında bir kadının ibretlik ve
acıklı kurgusal yaşamöyküsü aracılığıyla, yine onun bakış açısından
döneme tutulan bir ayna gibidir. Her ne kadar sanatsal kurgu açısından
kimi noksanlıklar söz konusu olsa da, roman dönemin çalışma ilişkilerini
yansıtması açısından önemli bir inceleme nesnesidir. Biz bu çalışmada,
Afrodit Buhurdanında Bir Kadın’ı, Lucien Goldmann’ın Oluşumşal
Yapısalcılık adını verdiği Marksçı yazın/roman toplumbilimi yöntemiyle
çözümlemeyi amaçlıyoruz. Anlama ve Açıklama aşamalarından oluşan bu
yöntem, metni, bir yandan yapısalcı bir yaklaşımla çözümlerken, bir
yandan da incelemeye tarihsel ve toplumsal bir boyut eklemler.
|