Makale Özeti:
|
Lessing’in sanat estetiğini oluşturan öğelerin başında feminist bir tutum ile varoluşsal
bütünlüğü yakalama çabası gelir. Onun feminizmi, moda hareket olarak popülist
feminizmin ötesinde konumlanır. Kendine özgü bir feminist tutum belirlemiş olan
yazar, sahici bir yaklaşımla “kadın hakları savunuculuğu”nu ön plana çıkarır. Yazarın
öznel benlik ve bireysel bütünlük arayışı ise, varoluşsal kimlik oluşturma gibi bir
referans çerçevesi etrafında kümelenir. Çoğu öyküsünde bireyin, ama çoğunlukla da
kadının dayatılmış model rollerin dışına çıkarak kendilik mücadelesine yer verdiğini
görürüz. Bu mücadele öznel, bireysel ve cinsel kimliğinin bir şekilde farkına varan
kahramanlarının varoluşsal bütünlüğü inşa, yeniden kurma veya korumaları şeklinde
özetlenebilir. Bu tavır onları, bir yandan geleneksel normların dışına taşırken,
biryandan da evrensele ulaştırır. Ele aldığımız Öteki Kadın adlı öyküde de yazarın
benzer tutumuna tanık oluruz. Ataerkil kuralların egemen olduğu bir ailede büyüyen
Rose’un annesini kaybetmesiyle başlayan bireyleşme süreci; absürt duygusu, varlığın
anlamsızlaşması, yaşamın değersizliği, kendine yabancılaşma, paradoksal ve tutarsız
tutumlar gibi aşamalardan geçer.
|