Makale Özeti:
|
Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler
tarafından toplanmasıyla başlamıştır.18. yüzyılda bir yüzyıl kadar
devam edecek kurumsallaşma sürecinde, koleksiyonların güç ve
prestij gösterisi olarak elit bir zümreye sergilenmesi söz
konusudur. 19. yüzyılda Fransız Devrimi’nin getirdiği özgürlük ve
eşitlik fikirleri sonucunda, 1793’te Louvre’da düzenlenen halka
açık ilk sergi ile günümüzde halen gelişmekte olan müze eğitimi
alanında ilk adım atılmıştır. O tarihten günümüze, müze eğitimi,
yaşanan politik, ekonomik, teknolojik ve dolayısı ile toplumsal
dönüşümlerin etkisi altında ve değişen pedagojik yaklaşımlarla
ilişki içerisinde gelişim göstermiştir. Bu gelişim sürecinde, müze
eğitim uzmanlarının yetişmesi için üniversitelerde açılan müzecilik
ya da müze eğitimi bölümleri, yapılan akademik çalışmalarla
zenginleşen literatür ve ulusal, uluslar arası kuruluşların belirlediği
ölçütler, profesyonelleşme sürecini hızlandırmıştır. Günümüzde
müze eğitimi, eleştirel yaklaşımı esas alan ve bu bağlamda,
koleksiyondan önce ziyaretçiyi merkeze koyan bir yapıdadır.
Müzeler bugün, eğitim programlarını oluştururken farklı hedef
kitlelere yönelik, farklı uygulamaları dikkate almaktadırlar. Genel
olarak tüm müzelerde birincil hedef kitle olan öğrencilerin,
müzelerden doğrudan eğitimi destekleyecek dolaylı ya da yaygın
bir eğitim kurumu olarak yararlandırılmaları için müze-okul
işbirliğini öngören programlar hazırlanmaktadır. Bunun yanı sıra
interaktif uygulamalar ve internet ortamında ulaşılabilen
koleksiyonlar, müze eğitimindeki güncel seçenekler olarak
değerlendirilebilir. Müze eğitiminin temel amacı, müzenin sahip
olduğu nesneleri ziyaretçi ile buluşturarak deneyim yoluyla
öğrenme sağlamaktır.
|