Makale Özeti:
|
1991’de bağımsızlığını ilan eden Kazakistan, ilk dönemlerde “toprak bütünlüğünü güvence altına alma ve ekonomik kalkınma” hedeflerine odaklanarak çok yönlü bir dış politika stratejisi izlemiştir. Ekonomisi gelişen Kazakistan, 2000’li yılların ortalarından itibaren bölgesel güç olma yolunda ilerlemeye başlamış; Avrasya Ekonomik Birliği, Orta Asya Birliği, Türk Konseyi gibi birçok uluslararası inisiyatife öncülük etmiştir. Kazakistan’ın ilgi alanı Orta Asya coğrafyasıyla sınırlı değildir. Kazaklar; ortak dil, din, tarih, kültür bağlarına sahip oldukları İdil-Ural Türklüğüyle de yakın ilişkiler geliştirmeye çalışmaktadır. Kazakistan’da yaşayan 200 binin üzerindeki Tatar nüfusu, bu ilişkilerde bir köprü görevi görmektedir. Kazakistan’ın Tatar nüfusuna yönelik bu ilgisi, Tataristan’la kurduğu yakın ilişkilerin sonucudur. Kazak Hanlığını Altın Ordu Devleti’nin devamı, kendilerini de Altınordu’nun doğal mirasçısı kabul eden Kazaklar, ortak kökenleri dolayısıyla İdil-Ural Türklüğüne karşı sempati beslemektedir. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasımjomart Tokayev, Altın Ordu Devleti’ni Kazakların kültürel kodlarının önemli bir parçası olarak nitelendirmiştir. 2020-2022 yılları Kazakistan’da “Altın Ordu’nun Kuruluşunun 750. Yılı” olarak resmî etkinliklerle kutlanacaktır. Ekonomik-ticari boyutu bir kenara bırakılacak olursa bu bağlar, son yıllarda canlanan Kazakistan-Tataristan ilişkilerini izaha yeter. Ancak kanaatimizce bu yakın ilişkilerin bir nedeni de ülkenin özellikle kuzey bölgelerinde Kazak nüfusunun düşük olmasının oluşturduğu demografik risklere karşı Tatarların bir dayanak noktası olarak görülmesidir. Kazakistan büyüyüp güçlendikçe İdil-Ural Türklüğü ile ilişkilerini geliştirmeye devam edecektir.
|