Makale Özeti:
|
Litvanya topraklarında iki küçük Türk topluluğu yaşamaktadır. Bunlar Litvanya Büyük
Prensliği’ne XIV. yüzyılın sonlarında (1397) Altın Ordu Devleti’nin dağılmasından sonra
yaşanan siyasi, sosyoekonomik sıkıntılar nedeniyle Kazan, Astrahan ve Kırım hanlıklarından
gelmiş “Litvan - Tatar Türkleri” ile aynı tarihlerde Kırım’dan gelerek yerleşmiş Musevi
“Karaim Türkleri”dir. Araştırmacılara göre Litvanya Büyük Prensliği’ne bu iki Türk
topluluğunun göçü yaklaşık XVII. yüzyıla kadar kesintisiz devam etmiştir.
Ulusal kimliklerinden ve dinlerinden hiçbir şekilde ödün vermeyen ve Avrupa Birliğine
bağlı ülkelerin siyasi platformunda da hoşgörü timsali olarak gösterilen bu iki küçük Türk
topluluğu, XIV. yüzyıldan bugüne değin birlikte yaşadıkları Slav milletlerinin etkisiyle siyasi,
sosyal ve özellikle de kültürel yönden birtakım değişiklikler geçirmişlerdir. Mesela; ilk
zamanlarda Litvan - Tatar Türkleri, Tatar Türkçesini bilmekteyken sonraki zamanlarda
“Hristiyan Litvan kadınlarıyla evlenmeleri, Tatar Türklerinin savaş nedeniyle sık sık eşlerini
bırakıp gitmek zorunda kalmaları ve bu yüzden çocuklarına Tatar Türkçesini öğretememeleri,
Belarus - Litvanya - Polonya Tatarlarının sosyal açıdan bir bütün oluşturmamaları ve
bulundukları bölgede sayıca çok az olmaları, Tatar Türklerinin ana vatandan çok uzakta
olmaları, dinî ayinler için halk dilinin olmaması ve Litvanya birliğinin Tatar Türklerinin üst
sınıfına yerli dili (Lehçe (~Polonyaca), Litvanca) bilme zorunluluğu getirmesi” gibi sebepler
yüzünden Tatar Türkçesini unutmuşlardır
1
.
|