Makale Özeti:
|
Yüzyılımızın en önemli Amerikalı dram yazarlarından Arthur Miller'in kahramanları, haşin bir toplum içerisinde, kendi vicdanlarıyla yaşayabilmek için bireysel suç ve sorumluluklarıyla uzlaşmaya çalışır. Miller’in oyunları, genellikle aile hikâyelerini anlatan bireysel dramlar gibi gözükse de, çağının önemli toplumsal, siyasi ve ahlaki sorunlarına eğilir. Türkçe’ye Satıcının Ölümü diye çevrilen Death of A Salesman oyununda orta halli bir Amerikan ailesinin başarı, refah ve şöhreti yakalayabileceği fikrini yansıtan Amerikan Rüyasının izlerini yansıtan yaşamlarından kesitler aktarılır. Oyunun kahramanı Willy Loman, Amerikan kapitalist düzeninde, satış mesleğinin gerektirdiği ticari ilişkilere yönelik profesyonel bir bakış açısı kazanır. Ancak, özenle inşa edilmiş yapay hayatı içinde kişisel bir başarısızlık yaşar ve kendi düşüncelerinden ve ailesinden kaynaklanan hataları fark etmede başarısız olur. Başarısız oluşu, ailesinin ve özellikle eşinin ona karşı beslediği sevgiyi azaltmaz, ancak materyalist bir kimliğe bürünüp zenginlik uğruna sürekli gerçeklikten uzak tavırlar takınması düşünü kurduğu başarı, refah ve şöhretin sonunu getirir. Bu çalışmanın amacı Amerikan Rüyasının göçmenler üzerindeki etkisini ve Amerika’nın göçmenlerce nasıl değerlendirildiğini Arthur Miller’in Death of A Salesman oyunundaki Loman ailesi örneği ile aktarmaktır.
|