Makale Özeti:
|
Gelişen teknoloji ve değişen yaşam şartlarıyla birlikte sanat da değişime uğramış, yeni teknikler, yeni malzemeler ve yeni araç gereçler kullanılarak farklı biçimlerde karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bu değişim sürecinde sanat oluşumuna neden olan düşüncelerin de kökten değiştiği görülmektedir. Artık geçmiş dönemlerdeki estetik kaygılar, yerini bambaşka arayışlara ve amaçlara bırakmıştır. Bilgisayarın icadı adeta yeni bir çağın başlangıcı olurken sanatçılara da çeşitli imkânların kapılarını açmış, düşünce ve eser arasındaki teknik sınırlılıklar ortadan kaldırılmıştır. Bilgisayar, video, ışık, ses gibi birçok teknolojik unsur sanatçıların ifade biçimlerinde tek başına ya da birlikte yerlerini almıştır. Teknoloji sanatçıya yeni ifade biçimleri ve araçları sunmuş bununla birlikte kendisinin ve izleyicisinin düşünce yapısını, algısını ve arayışları tamamen değiştirmiştir. Türkiye’de öğretmen yetiştiren kurumlar ele alındığında lisans düzeyinde verilen sanat eğitimi programlarında bu yeni sanat biçimlerinin üzerinde yeterince durulmadığı görülmektedir. Bugün Modern Sanatlar Müzesi’ne giden bir öğrenci dijital teknolojilerin sıklıkla kullanıldığı, video artlar, enstalasyonlar, dijital baskılarla karşılaşıyor ve bunların birçoğunu nasıl değerlendirmesi gerektiğini bilemiyor. Bu durumdan hareketle bu makalede sanatla toplum arasında bir köprü vazifesi gören görsel sanatlar öğretmenlerinin lisans eğitimleri süresince almış oldukları sanat eğitimi programı ve ders içeriklerinin incelenmesi, mevcut programın 21. yüzyıl sanatını anlama, eleştirebilme ve öğrencilere aktarma yetisini kazanmada yeterli olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılması amaçlanmıştır.
|