Makale Özeti:
|
Örgütlü toplumlara özgü temel çelişki, birbirine zıt olması kaçınılmaz olan örgüt ve çalışanların çıkarlarını aynı sistem içerisinde birleştirmesidir. Bu çelişki, dengeleri örgüt lehine sınırlandıran başka bir çelişkiye de kapı açmaktadır. Çalışanı örgüt karşısında güçsüzleştiren bu yapı, aynı zamanda bireyin çevresi, işi, toplumsal ilişkiler ve kendisi üzerindeki denetimini de kaybetmesine yol açmaktadır. Denetim kaybı, çalışanın yabancılaşma sürecine ivme kazandırmakta ve özellikle kendine yabancılaşma sorunu karşısında bireyi çıkmaza sürüklemektedir. Güç dengesini çalışan lehine çevirme çabaları bağlamındaki emeğin sömürüsüne ilişkin çözümlemeler ise, pratiğe aktarma noktasında, teorideki kabul görmenin tersine bir gelişme izlemektedir. “Emeğin sömürüsü” şeklinde formüle edilen ve çalışanın örgüt içerisindeki “rol”ünün sınırlarını çizmeyi amaçlayan çözümleme, çalışana, “kendine yabancılaşmaya karşı direnme” gibi bir görevi içselleştirme çağrısı da yapmaktadır. Murtaza Paradoksu, çalışanın rol bütünleşmesine bağlı olarak yaşadığı “kendi olamama” çelişkisinin neden olduğu yabancılaşma sorunsalını temsil etmektedir. Bu çalışmanın konusunu, örgüt-çalışan çıkarını “zıt”lıktan bütünleşmeye götürmede Murtaza’nın “kendi”si ile girdiği yol ayrımı oluşturmaktadır.
|