Makale Özeti:
|
Türklerin yaşadığı engin coğrafya, bir taraftan Türk boylarının “özgür karakterini” şekillendirirken, diğer taraftan da boyların bir araya gelme, millet kavramına ulaşma sürecini zorlaştırmıştır. Büyük Hun hükümdarı Mete’den (MÖ 209-174) itibaren bölgede kurulmuş Türk devletlerinde Çin Seddi’nin kuzeyinde yaşayan ve “yay çeken” bütün akraba toplulukları bir araya getirme, bir siyasi birlik oluşturma, millet kavramına ulaşma ve dışarıya karşı güçlü olma çabası dikkati çeker. Modern anlamda millet ve milliyetçilik fikrinin doğuşu 18. yüzyılda Avrupa’da yaşanan gelişmelere bağlanmaktadır. Ancak Türk dili ve tarihi açısından büyük önem arz eden Orhun Yazıtları bu açıdan incelendiğinde hedef kitlenin bir boy ya da birtakım boylar olmadığı görülmekte; ısrarla boylar üstü bir kavram olan Türklük kavramının vurgulandığı dikkati çekmektedir. Dolayısıyla devleti yönetenlerin uygulamaları, bize yönetici kesimde ciddi düzeyde bir Türklük bilincinin var olduğunu ve millet kavramına ulaşma yönünde önemli çabaların sarf edildiğini göstermektedir. Orhun Yazıtlarında boyları bir araya getirme çabalarıyla ilgili bu araştırmada tespit edilen veriler de bu görüşleri destekler niteliktedir.
|
Alternatif Dilde Özet:
|
While the vast geography, in which Turks live, shapes the “free character” of Turkic tribes, it makes tribes’ process of coming together and reaching the notion of becoming a nation difficult, at the same time. The attempts of Mete, the emperor of the Great Hun Empire, starting from 209-174 BC to unite all the relative communities, which are “combatant (bow-drawing)” and living in the north side of the Great Wall; to build a political unity, to reach the notion of nation and the effort to be powerful against the external threats draw much attention. In modernist perspective, the rises of the nation and nationalism ideas are connected to the events that were experienced in Europe in 18th century. However, when the Orhon Inscriptions, which are of a great importance in terms of Turkish language and history, are analyzed from this point, it can be seen that the target group is neither a tribe nor some tribes, but it can be seen that Turkishness, which is a supra-tribal notion, is emphasized insistently. Consequently, the practices of the state administrators show us that there is a Turkishness consciousness in the executive people in a serious level and that significant efforts are made in order to reach the notion of nation. The data acquired in this study, which is about the efforts to unite the tribes in Orhon Inscriptions, are such as to support these views.
|