Makale Özeti:
|
Artan talepler nedeni ile alıcı ve satıcı arasında yaşanan en önemli sorunların başında ayıplı mal gelmektedir. Bu çalışmada 4822 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında çalışma gerçekleştirilmiştir. Tacir ve tüketici konumundaki her iki tarafın uğradığı mağduriyet ve bu mağduriyetin nedenlerine ilişkin literatür çalışması gerçekleştirilmiştir. Taraflar arasında oluşan ihtilaf nedenleri, bu nedenlerin çözümlerine ilişkin uygulamalar ele alınmıştır. Halen günümüzde bir ayıbın gizli mi, açık mı olduğuna dair uzun tartışmalar yaşanırken, sezonun geçmesi, moda ve alışkanlıklar ile tüketici eğilimlerinin değişmesi sebebiyle ihtilaflar çözümsüzlüğe sürüklenebilmekte; çözümlense de taraflar tatmin olamamaktadır. Hukuk uygulamasının özünde, zamanın olumsuz etkisi hep olacaktır. Ancak, süreci kısaltmak için uğraşmanın gerekliği de açıktır. Bazen, bir ihtilafın ticaret mi, yoksa tüketici mahkemesince mi çözümlenmesi gerektiği tartışılmakta; ticaret mahkemesinin bir kararının, tüketici mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle Yargıtay’ca bozulması neticesinde, verilen yeni kararın “hangi farklı kriterlere göre” tüketici mahkemesince incelendiği bile anlaşılamadan, yeni bir karar doğmaktadır. Biz, bu yazıda ayıplı mallara ilişkin ihtilaflarla ilgili önemli gördüğümüz bazı Yüksek Mahkeme kararlarını, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Tüketici Haklarını Koruma Kanunu ilkelerinden bahsederek irdelemeyi amaçladık.
|