Makale Özeti:
|
Hücre yaşamın temeli diyoruz. Ve DNA hücre içinde özel paketlenme ile
oluşturulmuş durumda Hücrenin hikâyesine baktığımız zaman çok yeni değil
aslında, 1600lerde ilk kez hücrenin varlığını söylerken, ilerleyen zamanlarda
hücrenin organelleri oluşmaya başlandı, 1960lı yıllarda genetiğin temel
taşını oluşturan DNA’nın yapısı oluşmaya başlandı, 1970li yıllarda DNA’nın
yapısı manipüle edilmeye başladık, yani DNA’nın kesitlerini biliyorduk, bu
ne demektir, örneğin elimizde bir camımız var, camı taş atarak kırabiliriz,
ama hiç işimize yaramaz, ama camı elmasla istediğimiz şekilde kesebiliriz.
Bu 1970li yıllarda DNA’nın kesilmesine fırsat veren enzimlerin keşfiyle
başladı, ama tüm bunlardan sonra şöyle bakıyoruz, erişkin bir insanda
yaklaşık 75-80 trilyon hücreden oluşur, her bir hücre içinde 46 kromozom
var, her bir hücrenin içinde 2metrelik DNA’mız var, bu şu demektir 2 x 70
trilyon demek, yani o zaman bir insandaki DNA miktarı dünyanın etrafını 4-
5 kez dolanabilecek durumda, ve yaklaşık 3 milyon bazımız var, ve yaklaşık
30 bil genimiz var, DNA’daki bilgi önce rnaya sonra proteine aktarılıyor,
peki, yine ilginçtir, genlerimizin sayısı düşündüğümüzden daha az çıktı, 120
bin genimiz olduğunu düşünüyorduk, şimdi 30 bin genimiz olduğunu
düşünüyoruz, hala kaç genimiz var tam bilmiyoruz, bu 30 bin genin yüzde
75 i trankribe olmuyor, var ama çok kullanılmıyor, yüzde 50 si tekrarlayan
dizilerden ibaret ve büyük bir kısmı fonksiyonunu bilmediğimiz bir yapıya
sahip, daha doğrusu ne işe yaradığını bilmiyoruz, bakın size bir gen dizisi
veriyorum, 3 milyon harften oluşan bir kitap düşünün, dört harften oluşan bir
alfabe ile, biz bu yazılımda genlerin nereden başlayıp bittiğini bilmiyoruz.
|