Makale Özeti:
|
1829 Edirne Antlaşması ve 1830 Londra Protokolü ile Yunanistan Devleti kurulduktan sonra Rumlar, topraklarını genişletmek ve Büyük Yunanistan’ı kurmak için Osmanlı topraklarında, özellikle adalarda yaşayan Rumları rahat bırakmamışlardır. Girit Adası’nda da durum farklı gelişmemiştir. Girit’teki isyanlar, Mora ve diğer adalarla birlikte başlamış ve şiddetini arttırarak devam etmiştir. Rumlar, Girit’te büyük mülkler elde ederek yerlerini sağlamlaştırmak istemiştir. Bununla birlikte Müslümanların hakları hiçbir zaman korunmamıştır. Osmanlı Devleti, sorunun ciddiyetini anlayamamış ve gerekli önlemleri almamıştır. Avrupalı Devletlerden cesaret alan Rumlar ise, Girit’i önce bir Akdeniz sorunu, sonra da uluslar arası bir sorun haline getirmiştir. Avrupalı Devletler Girit politikalarını kendi çıkar dengelerine göre şekillendirmiştir. Ayrıca Avrupa basını da Girit olaylarını yakından takip etmiştir. Özellikle 1878 Halepa Antlaşması’ndan sonra Yunanlılık propagandasını arttıran Rumlar, Müslümanlara eziyet ederek Müslümanları göçe zorlamış ve Ada’daki Rum nüfusunu arttırmışlardır. Girit, 1897 yılında Avrupalı Devletlerin de isteğiyle önce muhtariyet kazanmış, 14 Aralık 1913 tarihinde de Yunanistan’a ilhak edilmiştir. Osmanlı Devleti ise, durumu kabul ederek Rumların Büyük Yunanistan hayalinin yolunu açmıştır.
|