Makale Özeti:
|
Eşkıyalık, genelde silahla veya başka bir şekilde zor kullanmak suretiyle yol kesip baskın yaparak mala, cana tecavüz, kamu düzeni ve güvenliği ihlâli olarak tanımlanmaktadır. Eşkıyalık meselesi, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Bu olgudan geçmişte olduğu gibi yakın tarihimizde Anadolu kentleri de nasibini almıştır. Özellikle Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde eşkıyalık hareketleri büyük bir artış göstermiştir. Anadolu’da eşkıyalık
hareketlerinin meydana geldiği yerlerden birisi de Sinop’tur. Osmanlı döneminde, bu meselenin -“Levent eşkıyalıkları”, “Aşiret eşkıyalıkları”, “Kişisel ve toplu eşkıyalıklar” gibi- farklı şekillerde gündeme geldiği görülmektedir. Osmanlı Devletinde iktisadi krizin baş gösterdiği ve devlet otoritesinin zayıflamaya başladığı, bunun sonucunda mahalli beylerin ortaya çıktığı dönemde, eşkıyalık
hareketlerinde bir çoğalma söz konusudur. Nitekim 20. yüzyılın başlarında da içinde bulunulan savaş hali nedeniyle devlet otoritesinde oluşan zaaf ve iktisadî çöküntü asayişi bozan amillerdendir.
Sözlü anlatılardan yola çıkılarak Sinop’ta yazılan bu hikâye, eşkıyalık hikâyelerindeki genel olay örgüsünün aksine, âcize el uzatan sorumluluk sahibi bir eşkıya tipini anlatması bakımından da dikkate değerdir. Bu çalışmada, “eşkıyalık” kavramından hareketle, Sinop’ta yaşanan bir eşkıya hikâyesi bütün yönleriyle tahlil edilecektir.
|