Makale Özeti:
|
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa ve Amerika’ya gerçekleştirilen göçler bu ülkelerdeki sosyal yapılarda büyük değişimlere neden olmuştur. Bu değişimler söz konusu ülkelerin toplumsal yapısını çeşitlendirmiştir. Bu ülkelerdeki birçok etnik unsurun kendi tarih, kültür ve dilini öğrenme yönündeki talepleri ise çokkültürlülük ve çok dilliliğe yönelik tartışmaları arttırmıştır. Günümüzde ise küreselleşmenin de etkisi ile ülkeler arası işbirliği ve iletişim oldukça fazlalaşmış ve ülke sınırları neredeyse kalkmıştır. Bundan dolayı birçok ülkede çokkültürlü ve çok dilli bir toplumsal yapı meydana gelmiştir. Çokkültürlülük ve çok dillilik tartışmaları Türkiye’de de son yıllarda artmıştır. Bu tartışmaların etkisi başta eğitim olmak üzere birçok alanda kendini göstermektedir. Türkiye kültürel yönden oldukça zengin ve çeşitlidir. Bundan dolayı Türkiye’de resmi dil olan Türkçe dışında çeşitli yörelerde farklı diller konuşulmaktadır. Özellikle Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde birçok çocuk Türkçeyi yeterince bilmeden ilkokula başlamakta ve bu durum çeşitli sıkıntılara neden olmaktadır. Araştırmada eğitim dili olan Türkçeyi yeterince bilmeyen öğrencilerin ilkokul eğitiminde yaşadıkları sorunlar, yörede konuşulan dili bilmeyen öğretmenlerin yaşadıkları deneyimlere göre ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji deseninde tasarlamıştır. Araştırmaya 10 sınıf öğretmeni katılmış, veriler görüşme yoluyla toplanmış, veri analizinde tematik analiz yaklaşımı benimsenmiştir. Araştırmada sonucunda bu tür sınırlılıklara sahip ana dili ile eğitim dili farklı olan öğrencilerin kendini ifade etmede zorlanma, anlama ve algılamada ciddi sorunlarla karşılaşma, akademik olarak başarısızlıkla karşı karşıya kalma, içe kapanıklık yaşama, dışlanma gibi sorunlar yaşadıkları görülmüştür. Araştırmadan elde edilen bulgulardan yola çıkarak eğitim programı geliştirme çalışmalarında bölgesel farklılıkların dikkate alınması ve öğretmen eğitimi açısından hizmet öncesi eğitiminin niteliğinin çokkültürlülük ve dillik bağlanmında yeniden ele alınması önerilmektedir.
|