Makale Özeti:
|
Tarih okumak, tarih öğrenmek ve tarih çalısmak yalnızca profesyonel ya da amatör tarihçiler veya tarih eğitimcilerinin ilgilendiği, üzerinde düsündüğü bir alan değildir ve belki de tarihsel zamanın hiçbir döneminde yalnızca belirtilen gruplara has bir konu olarak görülmemistir. Çesitli alanlarda çalısan entelektüeller ve özellikle de sosyologlar, siyaset bilimciler ve uygulayıcı kimliği ile siyasetçiler ve öğretim programlarını hazırlama görevini üstlenen eğitim bürokrasisinin çesitli zamanlarda hangi tarih konularının, hangi amaçlar doğrultusunda öğretilmesi gerektiği üzerine düsünceler gelistirdiklerine tanık olunmaktadır. Tarih eğitimcisi Prof. Peter N. Stearns tarafından yazılan ve Amerikan Tarih Kurumu tarafından 1998 yılında yayımlanan bu makale, tarih çalısmanın ve tarih öğrenmenin neden önemli ve gerekli olduğunu kapsamlı bir sekilde tartısması yanında, bireye kazandıracağı beceri ve kapasiteleri de açıklaması bakımından önemlidir. İnsanlar bugünde yasar; gelecek için kaygı duyup, planlar yaparlar.Fakat tarih, geçmis hakkında çalısma demektir. Bugünde yasamanın ve gelecekte neler olabileceği hakkında tahminlerde bulunmanın getirdiği baskılar, geçmisle ilgili düsünmenin ne ise yarayacağı sorusunu akla getirir. Okul programlarındaki tüm arzulanan ve elde hazır bulunan ders, konu ve bilgilere rağmen, birçok Amerikan eğitim programında olduğu gibi “neden hala hatırı sayılır oranda bir tarihte ısrar ediliyor?” ve “niçin birçok öğrenciyi ihtiyaç duyduklarından daha fazla tarih öğrenmeye yöneltiyoruz?” soruları akla gelmektedir Programlarda yer alan her dersin bir gerekçesi olmalıdır. Söz konusu dersin savunucuları onun neden öğrenilmesi gerektiğini açıklamak durumundadır. En çok kabul gören dersler – ki tarih dersi kesinlikle onlardan biridir – insanların ilgisini çeken bilgiler ve düsünce sekilleri içerdiklerinden dolayı tercih edilirler. Fakat az sayıda kisi bu tür konu ve derslerden kendiliğinden uzaklasırken; çoğunluk, “Bunları niçin öğrenmek zorundayız?”, “Amacımız nedir?” gibi sebeplerden dolayı tarih dersinden soğumaktadır. Tarihçiler, kalp nakli ameliyatları yapmazlar, otoyol tasarımları gelistirmezler, ya da suçluları tutuklamazlar. Haklı olarak, eğitimin ise yarar amaçlara hizmet etmesinin beklendiği toplumlarda tarihin islev ve fonksiyonlarının belirlenmesi mühendislik veya tıp gibi alanlardakinden çok daha zordur. Tarih gerçekten çok ise yarayan ve aslında vazgeçilmez olan bir disiplindir. Fakat bir tarih çalısmasında ortaya konulanlar, diğer disiplinlere ait ürünler kadar elle tutulabilir veya somut olmayabilir. Geçmiste tarihin ve tarih öğrenmenin gerekçesi olarak sunulan nedenlerin birçoğu artık kabul edilebilir değildir. Mesela tarihin eğitimdeki yerini günümüzde de korumasının sebeplerinden biri, eski liderlerin, bazı tarihsel olguları bilmenin eğitimli bir kisiyi, bir cahilden ayırt etmeye yaradığına inanmalarıdır. Normanların Dngiltere’yi fetih tarihlerini (1066) ya da Darwin ile hemen hemen aynı dönemlerde Evrim Teorisini ortaya atan kisinin (Wallace) adını bilmek üstünlük olarak addediliyordu. Bu bilgilere sahip olan birinin Hukuk fakültesinde öğrenim görmek için daha iyi bir aday olduğu veya çalıstığı is yerindeki yüksek makamı bu kisinin daha çok hak ettiği düsünülüyordu. Çin’den ABD’ye kadar birçok toplumda tarih bilgisi, bir görüntüleme aygıtı olarak kullanılmıstır ve bu alıskanlık bir dereceye kadar hala varlığını sürdürmektedir. Maalesef tarihin bu sekilde kullanılması düsüncesizce bir ezberi tesvik etmektedir ki bu, disiplinin gerçek ama aynı zamanda hiç de çekici olmayan bir özelliğidir. Tarih, bireyler ve toplum için gerekli olduğu ve güzellikler barındırdığı için öğrenilmelidir. Çesitli tarihsel yetenekleri ve tarihsel gerçekliği anlamanın birçok yolu olduğu gibi, disiplinin gerçek islevinin ne olduğunu tartısmanın değisik yolları vardır. Ama tarihin faydasına dair bütün tanımlamalar iki temel gerçekliğe dayanır.
|