Makale Özeti:
|
Ahmet Haşim, Türk edebiyatının en önemli şairlerinden biridir. Onun şiirleri ve şiir görüşleri hakkında çokça inceleme mevcuttur. Ahmet Haşim’in şiirine dikkatlice bakıldığında, hem yaşadığı hayatın hem de mizacının etkileri açıkça görülür. Batı edebiyatından benimsediği akım ve görüşler, onun mizacından süzülerek yeni bir biçim kazanır, yani Haşimce bir hâl alır. Bu çalışmada, önemli bir şiir olan Zulmet içerik ve parçası olduğu hayal kompozisyonu yönünden incelenmiştir. Bu şiirin içeriği şairin anılarının ve psikolojik durumunun bir yansımasıdır. Bu yansıma, başka bir açıdan da şairin hayat karşısında takındığı tavrı imlemektedir. Zor bir hayat yaşamış olan şair, bu şiirinde, şiir öznesine de bu sıkıntılı hâlin sonucu olan bir psikoloji yükler. Yani, şiir öznesine karamsar bir ruh hâli hâkimdir. Bunun sonucu olarak şiirde sen-ben üzerinde şekillenen ve birbirine zıt yönlerde gelişen bir yapı söz konusudur. Aynı zamanda şiirin ismi de olan “zulmet” şiir öznesinin realiteden kaçış yerinin ifadesidir. Şiir öznesi ne kadar kaçmak istese de realiteden kaçmanın mümkün olmadığının farkındadır. Şiirde zamanın ve zulmet ile ifade edilen mekânın dışına çıkmanın yani öte âleme geçişin imkânsızlığı açıkça hissedilir. İncelemede vurgulanan ikinci husus, hayal kompozisyonudur. Şairin şiirleri üzerinde yapılan çalışmalarda bu hayal kompozisyonu, gözden kaçan bir husustur. Dikkatle incelendiğinde, “Zulmet” şiirinin, şairin aynı dönem şiirleri olan “Yollar” ve “O Belde” şiirleriyle bir hayal kompozisyonu teşkil ettiği görülür. Üç şiirin oluşturduğu hayal kompozisyonunda “zulmet” şiir öznesinin kalmaya mahkûm olduğu yer, “yollar” hedefe götüren araç ve “o belde” ise özlenen, gitmek istenen nihai mutluluk ülkesidir. Haşim, üç şiirde bir bütün oluşturan kaçışı, Zulmet şiirinde gece-gündüz değişimi üzerinden estetik ve mizacına uygun bir tarzda kurgular.
|