image.jpg

Derginin Adı: Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Cilt: 2017/3
Sayı: 3
Makale Başlık: Kur’ân Eğitiminde Manzûm Tecvid Geleneği: Cemzûrî ve Tuhfetü’l-Eṭfâl Adlı Manzûm Eseri
Makale Alternatif Dilde Başlık: Poetical Tajwīd in the Education of the Qur'an: Jamzūrī and His Work Tuḥfat al-Aṭfâl
Makale Eklenme Tarihi: 18.12.2017
Okunma Sayısı: 9
Makale Özeti: Öz: Tecvide dair ilk manzûm eserin Ebû Müzâhim Mûsâ b. Ubeydullâh el-Hâkānî’ye (ö. 325/937) ait olduğu bilinmektedir. Sonrasında kıraat alanında otorite olan ve Mukaddime adlı manzûmenin müellifi İbnü’l-Cezerî (ö. 833/1429) karşımıza çıkmaktadır. İbnü’l-Cezerî sonrasında ise özellikle Arap coğrafyasında Kur’ân eğitiminde yaygın olarak okutulan Süleyman el-Cemzûrî’nin (d. 1160/ö.?) Tuhfetü’l-Eṭfâl adlı manzûm eserini görmekteyiz. Bu makale Hicrî XII. asırda yazılıp günümüzde de önemini koruyan ve Kur’ân eğitimine ilişkin Arap âleminde özellikle mübtedîlere yönelik okutulan hatta ezberletilen Cemzûrî’nin tecvide dair Tuhfetü’l-Eṭfâl adlı manzûmesini konu edinmektedir. Bu çalışma söz konusu manzûmeyi ve yine eserin müellifi tarafından manzûmeye yapılan Fethu’l-Aḳfâl adlı şerh üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Özet: Tecvid ilminin konusunu meydana getiren harflerle bunların mahreç ve sıfatları hususu Arap dilcileri ile kıraat âlimleri tarafından araştırma ve inceleme konusu edilmiştir. Buna bağlı olarak tecvid müstakil bir ilim haline gelmeden önce bazı tecvid konuları Arapça dilbilgisi ve kıraat kitaplarında yerini almıştır. Tecvidin müstakil bir ilim haline gelmesi Hicrî III. yüzyılın yarısı ile IV. yüzyılın ilk yarısında yaşayan âlimlerin yazdığı eserlerle gerçekleşmiştir. Tecvid alanında telif edilen eserlere bakıldığında bunların bir kısmının nesir bir kısmının da manzûm olduğu görülmektedir. Bu eserlerin manzûm olarak kaleme alınmasında, alana dair bilgilerin öğrenci tarafından kolay bir şekilde öğrenilmesi ve hatta hıfzedilebilmesinin önemli rolü vardır. Tarihte ilk tecvid çalışması Ebû Müzâhim Mûsâ b. Ubeydillâh el-Hâkānî’ye (ö. 325/937) ait olan Kaside-i Hâkānî adıyla bilinen manzum bir çalışmadır. Yine kıraat eğitiminde talebelerin okumakta olduğu, kıraat alanında otorite olan İbnü’l-Cezerî’ye (ö. 833/1429) ait Mukaddime adlı çalışma da manzûm bir tecviddir. Bu çalışmaların devamı mahiyetinde, hicrî on ikinci yüzyılda telif edilen ve günümüzde de Arap ülkelerinde oldukça yaygın olarak okutulan Cemzûrî’nin Tuhfetü’l-Eṭfâl adlı çalışması önem arzetmektedir. Bu makalede Tuhfetü’l-Eṭfâl adlı manzûme, öncelikle müellifin kendi şerhi olan Fethu’l-Aḳfâl adlı eser üzerinden incelemeye alınacak, eserin alanındaki yeri, önemi ve çalışmayı diğerlerinden farklı kılan özellikler tespit edilmeye çalışılacaktır. Hayatı hakkında kaynaklarda fazla bilgiye rastlanmayan Cemzûrî, Mısır’ın Tanta ilinden yaklaşık dört mil mesafede bulunan Cemzûr’da 1160 yılında doğmuştur. Cemzûrî’nin vefat tarihi tam olarak bilinmemektedir. Ancak Tuhfetü’l-Eṭfâl’in telif edildiği tarih (ferağ kaydı) Hicrî 1198 senesine bakarak bu tarihten sonra vefat ettiği kanaatine varmak mümkündür. Şafii mezhebine mensup olan Cemzûrî’nin kendisinden ilim aldığı birçok hocası olmuştur. Bunlardan en meşhur olanı ki, Tanta’da binlerce büyük âlimden kıraat ve tecvid ilmi tahsil etmiş olan –manzûmesinde de zikrettiği üzere- Ali b. Ahmed el-Mîhî’dir. Cemzûrî’nin günümüze kadar gelen ve kaynak kabul edilen eserlerinden bazıları şunlardır: Tuhfetu’l-Eṭfâl bi Tecvîdi’l-Kur’ân: Bu eser Cemzûrî’nin çocuk yaştaki Kur’ân talebelerine tecvid konularını öğretmek amacıyla, hocası el-Mihî’den öğrendiği tecvid konularını manzum olarak yazdığı bir çalışmadır. Fethu’l-eḳfâl bi-şerhi Tuhfeti’l-Eṭfâl: Bu eser, müellifin Tuhfetü’l-Eṭfâl adlı manzûm eserine kendisinin yapmış olduğu şerhtir. el-Fethu’r-Rahmâni Şerhu Kenzi’l Meani bi Tahrîri Hırzi’l-Emânî fi’l-Kıraat: Bu eser, Şatıbî (ö. 590/1194)’nin kaleme aldığı Lâmiyye diye de bilinen Hırzü’l-emâni adlı manzûm eserin Caberî (ö. 732/1332) tarafından şerhi olan Kenzü’l-Meânî adlı eser üzerine Cemzûrî’nin yaptığı çalışmadır.Manzûme fi Kıraati Verş: Verş rivayetinin Ezrak tarikini manzûm olarak ele alan bu eser, Kahire’de Dâru’l Kütübi’l-Mısriyye Kütüphanesinde 615 numarada yer almaktadır. Makalede ele alınacak olan Tuhfetü’l-Eṭfâl adlı manzûm eserin ilk baskısı Matbaatü Şeref tarafından 1308’de Mısır’da yapılmıştır. Eser mukaddime ve hatime kısmıyla birlikte 10 bâb ve toplam 61 beyitten oluşmaktadır. Süleyman el-Cemzurî’ye ait bu manzum esere ilişkin değerlendirmelerimiz özetle şunlardır: Beş beyitten oluşan mukaddime kısmında hamdele ve salvele ifade edildikten sonra manzûmenin hangi konuları ihtiva ettiğine dair muhtasar ifadelere işaret edilmiştir. Manzumede ele alınan konular sırasıyla tenvin veya sakin nûn, sakin mîmin durumları, “eliflâm” ve “lâmü’l-fi’l”, idğamı misleyn, idğamı mütecaniseyn, idğamı mütekaribeyn ve med çeşitleri ve hükümleridir. Diğer taraftan manzûmede harflerin mahrec veya sıfatlarına yer verilmediği görülmektedir. Bu durumu bir anlamda çalışmanın mübtedîlere yani Kur’an eğitimine yeni başlayanlara yönelik olduğu ve buna bağlı olarak da tecvid konularının muhtasar bir şekilde verilmesinin amaçlandığı şeklinde ifade etmek mümkündür. Tecvide dair yazılan eserlerde ekseriyetle mukaddem olan konular tecvidin tarifi, önemi, Kur’ân okumanın fazileti veya harflerin mahreç ve sıfatları gibi hususlar olmuştur. Bu sıralamanın manzûmenin başında müellifin özellikle adını andığı hocasından aldığı sistematiğe göre olması da kuvvetle muhtemeldir. Tuhfetü’l-Eṭfâl adlı manzûmenin Arap dünyasında Kur’ân tedrisatına yeni başlayanlar için vazgeçilmez bir çalışma olduğunu görmekteyiz. Yine bu bağlamda çalışma, kimi şerhlerde de ifade edildiği üzere kıraat ve tecvide dair telif edilen, sened ve icazetle okutulan hatta ezberlenen manzum eserler silsilesinde yerini almış birkaç çalışmadan biri olması yönüyle de önem arzetmektedir. Söz konusu manzum çalışmalar sırasıyla eş-Şâtıbiyye, Tayyibetü’n-Neşr, Mukaddime-i Cezerî ve Tuhfetü’l-Etfâl’dır. Bu bağlamda dikkatimizi çeken bir husus da şudur ki, Tuhfetü’l-eṭfâl şerhlerinin bir kısmı yine kıraat tedrisatında daha ziyade ileri seviyede olanlar için okutulan Mukaddime-i Cezerî ile birlikte ele alınmıştır. Bu durum her iki manzumenin de Kur’ân tedrisatında ne denli önemli olduğunu açıkça göstermektedir. Manzûmede konuların ele alınışında muhtasar-müfid bir anlatım ve kolay anlaşılır bir dil kullanıldığı görülmektedir. Bu da manzûmenin kolayca ezberlenmesine olanak sağlamaktadır. Bunun neticesi olarak manzûme, Arap coğrafyasında yaygın olarak okutulmakta ve ezberletilmektedir. Çalışmanın dil, üslup ve manzûm eserdeki uyumu ifade eden kafiye [seci’] açısından da başarılı olduğunu söylemekte yarar vardır. Bu durum manzûmeye fonetik açıdan da ayrı bir güzellik katmaktadır. Netice olarak Tuhfetü’l-eṭfâl adlı tecvide dair kaleme alınmış bu manzûme, tecvid konularını hepsini olmasa da önemli bir kısmını muhtasar bir şekilde ele alması ve kolayca telaffuz edilebilen nazmıyla manzum tecvid geleneğinde önemli yeri olan bir çalışmadır.
Alternatif Dilde Özet: Abstract: The first known work on tajwīd is written by Abu Muhammad Musa b. Ubeydillâh al-Khaqani (d. 325/937). Afterwards, the distinct authority in Qur’an recitation Ibn al-Jazarī (d. 833/1429) emerged with his work al-Muqaddimah. After Ibn al-Jazarī, we see the poetic work called Tuḥfat al-Aṭfâl by Sulaymān al-Jamzūrī (d. ?) which is widely studied for Qur’anic education (tajwīd) especially in the Arabian geography. This article deals with Tuḥfat al-Aṭfâl, a work despite authored in the 12th century, still holds its importance today. It was a poetical textbook regarding the education of the Qur’an in the Arab world and was memorized by students. The aim of this study is to examine this poetical text and also the commentary (Fath al-Aqfal) written by the author himself. Summary: Arabic letters as well as their articulation-places and features have been explored and examined by the Arab philologists and the scholars of the Qirāah. In consequence, before the tajwīd evolved into an independent Qur’ānic discipline, some topics of the tajwīd had taken their place in the literature of Arabic grammar and the Qirāah. The tajwīd evolved into an independent Qur’ānic discipline through the works composed by the Qur’ānic scholars who lived in the second half of the third century and the first half of the fourth century after Hijrah. A cursory glance at the tajwīd literature shows that some of these books were written in verse. The fact that the literature in verse helped the students study and even memorize the subjects of the tajwīd played an important role in composing such works in verse in the field. The earliest work produced in the field of the tajwīd is an in-verse book known as al-Qaṣidah al- Khāqāniyyah by Abū Muzāḥim Mūsā bin ‘Ubaydillāh al-Khāqānī (d. 325/937). Again, al-Muqaddimah, which was composed by one of the most authoritative scholars of the Qirāah, Ibn al-Jazarī (d. 833/1429), and has been one of the most frequently studied textbooks by the students of the tajwīd, is also a tajwīd textbook written in verse. As a continuation of such works, al-al-Jamzūrī’s Tuḥfat al-Aṭfāl, which was composed in the twelveth century after Hijrah and has been one of the most studied texts by the students in the Arab countries in modern times, is also important. This article is intended to examine the Tuḥfat al-Aṭfāl through the Fatḥ al-Aqfāl, a work that al-Jamzūrī himself composed as a commentary upon the former, investigating the significance and distinguishing features of the work. We do not have much biographical information about al-Jamzūrī, who was born in 1160 after Hijrah in Jamzūr, a town located four miles away from Ṭanṭa, Egypt. The exact date of his death is not known. However, in consideration of the Tuḥfat al-Aṭfāl’s date of composition 1198 after Hijrah, one can say that he passed away after that time. As a follower of the Shāfi‘ī school, al-Jamzūrī studied with a number of scholars, the most famous of whom is ‘Alī bin Aḥmad al-Mīhī, whose mention occurs in the Tuḥfat al-Aṭfāl. This scolar in turn studied with thousands of great scholars in Ṭanṭa. The following are some of al-Jamzūrī’s works which have come down to us and have been considered one of reference books in the field: Tuḥfat al-Aṭfāl bi Tajwīd al-Qur’ān: Al-Jamzūrī composed this book in verse in order to teach the children the subjects of the tajwīd that he studied with his teacher al-Mīhī. Fetḥ al-Aqfāl bi Sharḥi Tuḥfat al-Aṭfāl: This is his commentary on his own in-verse Tuḥfat al-Aṭfāl. Al-Fatḥ al-Raḥmānī Sharḥu Kanz al-Ma‘ānī bi Taḥrīri Ḥirz al-Amānī fī al-Qirāah. This is an annotation by our author on Kanz al-Ma‘ānī, which is a commentary by Jābarī (d. 732/1332) on the Ḥirz al-Amānī, known also as Lāmiyyah, a work in verse by Shāṭibī (d. 590/1194). Manẓūma fī Qirāati Warsh: This work analyzes the Azraq version of the Warsh narration, and is registered in the Cairo Dār al-Kutub al-Miṣriyyah Library, no 615. The first printed edition of the Tuḥfat al-Aṭfāl was done by Maṭba‘at al-Sharaf in 1308 after Hijra, in Egypt. The work, including its prologue and epilogue, consists of 10 chapters and 61 verses in totality. Our considerations about this work in verse by Sulaymān al-Jamzūrī are as the following: After saying the praise of God (ḥamdalah) and evoking mercy and peace upon the Prophet Muḥammad (ṣalwalah) in the epilogue, the book speaks briefly of its contents, which are in order: al-tanwīn or al-nūn al-sākinah, the states of al-mīm al-sākinah, “aliflām” and “lām al-fi‘l”, idghām al-mithlayn, idghām al-mutajānisayn, idghām al-mutaqāribayn, types and rulings of al-madd. On the other hand, the book does not include a discussion of the articulation-places and features of the letters. One may explain this as because the book targets as its readers the new beginner students of the Qur’ān and thus aims at providing a brief explanation of the tajwīd topics. The tajwīd literature gives priority to such topics as the definiton and importance of the tajwīd, merits of the recitation of the Qur’ān, and the articulation-places and features of the letters. This order is most likely to be formed in accordance with the systematic he took from his teacher whom he mentions at the beginning of the prologue. One may observe that the Tuḥfat al-Aṭfāl is an essential textbook for the new beginners of the Qur’ān studies in the contemporary Arab world. Again in this context, this book is important in that it is one of the books written in verse that have been studied and memorized with certification and authorization by the students of the Tajwīd and the Qirāah. Of similar books in verse, one can mention in order al-Shāṭibiyyah, Ṭayyibat al-Nashr, Muqaddimat al-Jazarī, and Tuḥfat al-Aṭfāl. What is interesting in this context is the fact that some of the commentaries on the Tuḥfat al-Aṭfāl are considered together with the Muqaddimat al-Jazarī, which has been studied more by the advanced students of the Qirāah. This shows the fact that both works in verse are quite important in the education of the Qur’ān. One can say that the Tuḥfat al-Aṭfāl adopts a brief, clear and easy-going style in explaning the topics, a fact which contributed to the easily memorization of the text. As a result, this text is widely studied and memorized in the Arab countries. One should state that the work is successful in terms of language, style and rhyme. This adds a phonetical beauty to the work. In conclusion, this is an important work in the in-verse literature of the tajwīd in that it briefly and clearly discusses an important part, if not all, of the subjects of the tajwīd.

PDF Formatında İndir

Download PDF