Makale Özeti:
|
Öz: Bu çalışmada, Charles Baudelaire ve Can Yücel şiirleri üzerinden
suyun şiirdeki yeri ve işlevi dil psikolojisi yöntemiyle değerlendirilmeye
çalışılacak ve denizin günlük yaşam içindeki eşzamanlı yer alışının altı
çizilecektir. Bu başlık altında ruhbilim, dilbilim ve anlambilimin kimi
verilerinden yararlanarak Ak/deniz ve onun insan belleğindeki uzak/yakın
çağrışımları öne çıkarılacaktır. Su tarihin bilinen ilk zamanlarından bu
yana canlılığın ve bereketin simgesidir. Şiirde su üzerinden aktarılan
düşler doğumun, dönüşümün ve ölümün bulunduğu alanı belirginleştirir.
Su durgun ya da taşkın oluşuyla kimi kez olumlu, kimi kez olumsuz
birçok farklı kavrama gönderir. Yani, su eş zamanlı olarak özünde hem
yaşam, hem de ölüm (s)imgelerini barındırmaktadır. Şiirde deniz kimi kez
gelgitlerle ve ruh uçurumları arasında gürültülü bir nesneyle, kimi kez
kendi derdini duyup avunan dingin bir bakışla karşılık bulmuştur. Bu
çalışmanın çıkış noktası ruhsal kaynaklıdır çünkü öznenin deniz algısı
birçok şekilde soğuğu, korkuyu, arzuyu ve umutsuzluğu simgelemektedir.
Denizin, yine suyu çağrıştıran bir gölün dibindeki yeşil bir suya
benzetilmesi, denizle durgunluk arasında kurulan yakın bağı anımsatır.
Biz bu çalışmada, ozanın deniz üzerinden su algısında uzam ve onun
şiirsel gösteriminin imgesel düzlemde hangi unsurları simgelediğini
göstermeyi denedik. Ozanın denizi görsel ve işitsel nesnelerle
somutlaştırması, bilinmeyene canlılık kazandırmasının ve suyu şiirin
içerisine katarak çoğaltmasının bir sonucu olarak düşünülebilir.
|