image.jpg

Derginin Adı: Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Cilt: 2019/1
Sayı: 23
Makale Başlık: 17. ve 20. Yüzyıllar Arasında Arşiv Belgelerine Yansıyan Antalya Medreseleri
Makale Alternatif Dilde Başlık: Antalya Madrasahs Between the 17th and 20th Centuries As Reflected in Archive Documents
Makale Eklenme Tarihi: 7.07.2019
Okunma Sayısı: 1
Makale Özeti: Tarihi ve doğal güzellikleriyle günümüzün cazibe kenti olan Antalya, milattan önceki dönemlerde de "cennet gibi bir belde" şeklinde tasvir edilmiştir. XIII. yüzyıla kadar çeşitli medeniyetlere ve devletlere ev sahipliği yapan bu şehir, Selçuklu Devleti'nin bölgeyi tam olarak ele geçirmesinden sonra önemli bir liman kenti haline dönüşmüştür. Selçuklular, hüküm sürdükleri bölgelerde uyguladıkları medeniyet tasavvurunu ve şehirleşme politikasını Antalya'da da uygulamıştır. Bu dönemde yapılan camiler, medreseler, mektepler, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, imarethaneler ve su sarnıçları şehrin dokusunu değiştirmiş ve imarını hızlandırmıştır. Osmanlılar döneminde de söz konusu sosyal müesseselerin bazıları varlığını devam ettirirken bazıları da faaliyetlerine son vermek zorunda kalmış, ancak bu dönemde de yeni sosyal müesseselerin yapılmasıyla şehirleşme kaldığı yerden devam etmiştir. Genellikle cami yanlarına veya bitişiğine yapılan medreseler, bir toplumun gelişmesinde ve kültürel yapısında önemli etkenlerden biri olmuştur. Antalya'daki medreseler de şehrin eğitim sistemini ayakta tutan kurumlar olmasına rağmen, söz konusu medreseler üzerine yapılan çalışmalar genellikle mimari alanda olmuş ve sadece üç-dört medrese üzerinde ayrıntıya gidilmiştir. Bu nedenle hazırlanan bu çalışmada 17. ve 20. yüzyıllar arasında arşiv belgelerine yansıyan Antalya medreselerinin (Antalya, Korkuteli ve Elmalı) işleyiş yapıları, yaşadıkları sorunlar ve medreseler üzerinde nüfuzu olan kimseler veya da kurumlar ortaya konulmaya çalışılacak ve böylelikle Antalya medreseleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olunabilecektir. Özet: Sultan I. Alâeddin Keykubat (1219-1236) döneminde tam anlamıyla Selçuklu hâkimiyetine giren Antalya şehri, Sultan’ın ismine ithafen “Alâiyye” olarak adlandırılmış ve bu tarihten sonra da Selçuklu Devletinin önemli bir liman kenti haline gelmiştir. Selçuklu Devleti’nin yıkılması ve Beylikler döneminin başlaması sürecinde şehir, Hamid-Oğullarının bir kolu olan Teke-Oğullarına geçmiş ve 1390 yılında Yıldırım Bayezid’in Teke-Oğulları ile mücadelesi neticesinde Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Antalya şehri hem Selçuklular hem de Osmanlı Devleti döneminde örgün eğitim kurumlarından biri olan medreselere ev sahipliği yapmıştır. Cami bitişiğine ya da müstakil bir alanda yaptırılan medreseler, bazen devlet yöneticileri ya da devlet adamları bazen de hanedan mensupları veya maddi durumu yerinde olan vatandaşlar tarafından yaptırılmıştır. Antalya’da tek katlı medreseler bina edildiği gibi çift katlı medreseler de inşa edilmiştir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, meşhur seyyahlar İbn Bibi ve Evliya Çelebi’nin seyahatnameleri esas alınarak ve Antalya medreseleri üzerine yapılan eserler araştırılarak yapılan bu çalışma neticesinde Antalya ve Antalya’nın ilçeleri Korkuteli ve Elmalı’daki medreseler tespit edilmeye çalışılmıştır. Antalya’da Selçuklulardan kalma medreseler olan İmaret Medresesi, Atabey Armağan Medresesi ve Karatay Medresesi’nin yanı sıra Osmanlı Devleti döneminde yaptırılan medreseler de mevcuttur. Nitekim medreselerin en fazla artış yaşadığı dönem, Osmanlı devleti dönemidir. Herhangi bir sebepten ötürü arşiv belgelerine yansıyan Antalya medreseleri şunlardır: Hatip Süleyman Mahallesinde yer alan “Süleyman Medresesi”, Elmalı Mahallesindeki “Hacı Mehmed’in bina eylediği medrese”, Süleyman Mahallesinde “Hacı Abbaszâde Hacı Süleyman Medresesi”, Tahtapazarı Kızılsaray Mahallesinde “İsmail Efendi Medresesi”, Kasab Hac8ı Ahmed Medresesi, Hacı Cafer Ağa Medresesi, Murad Ağa Medresesi, Esir Hacı Ali Medresesi, Hacı Hasan Medresesi, Keçiyalar Mahallesinde “Hasan Efendi’nin bina eylediği medrese”, Gediz kasabasının Kadılar Mahallesinde “Yusuf Efendi’nin bina eylediği medrese”, Cami-i âtik Mahallesinde “Hızır Efendis’nin bina eylediği medrese”, Murad Paşa Medresesi”, sur dışında yer alan “Sefer Ağa Medresesi”, “Büyülü Minare Medresesi”, “Hacı Emin Medresesi”, “Hatuniye Medresesi” ve sur dışındaki Köseler köyünde inşa edilen “Şeyh Sinan Camii Medresesi” bulunmaktadır. Ayrıca zikredilen bu medreseler haricinde bazı çalışmalarda Antalya’da; Müsellim Medresesi, Kesik Minare Medresesi, Karakaş Medresesi, Varsaklı Mehmet Efendi Medresesi, Meydan Medresesi, Sürmeli Medresesi, Canmülk Medresesi, Ahi Kız Medresesi, Hacı Naim Efendi Medresesi, Susam Medresesi, Çömlekçi Medresesi, Değirmenönü Medresesi, Ak Mescid Medresesi, Âşık Doğan Medresesi ve Çukur Medresesi gibi medreselerin de olduğu belirtilmiştir. Antalya’nın yaylak veya yayla bölgesi olarak kullanılan İstanoz nahiyesinde ise arşiv belgelerine göre; Pınarbaşı Medresesi, Hızır Efendi Medresesi, Mustafa Efendi Medresesi, Emir Sinaneddin Medresesi, Hacı Menlü (Mevlüt) oğlu Ömer Medresesi, Ebu Bekir Ağa Medresesi, Koca Hafız Medresesi, Hacı Mollaoğlu El-Hac Ömer Medresesi, Şeyh İsmail Efendi Medresesi bulunmaktadır. Ancak Antalya üzerine çalışmalar yapan Süleyman Fikri Erten medrese sayısının 8 olduğunu ve medreselerin de Kalkanlı Hacı Ahmet Medresesi, Sultan Hatun Medresesi, Koparanzade Hacı Hüseyin Medresesi, Karabayırlı Hacı Hüseyin Medresesi, Kaşlı Ali Efendi Medresesi, İlpağı Hacı Hüseyin Medresesi, Şalaka Ahmet Medresesi, Oyunyeri Medresesi ve Kalkanlı Hacı Ahmet Medresesi, olduğunu belirtmiştir. Antalya’nın diğer bir ilçesi olan Elmalı’da ise inşa edilen medreseler şunlardır: Ketenci Ömer Paşa Medresesi, Esbak Mir-i Ahur Hacı Mehmet Bey Medresesi, Haydar Baba Medresesi, Arifî Ahmed Paşa Medresesi, Hüseyin Efendi Medresesi, Debbağ Baba Medresesi, Şeyh Ümmi Sinan Medresesi, Babazade Hacı Abdurrahman Medresesi, Hacı Şeyh Efendi Medresesi, Mustafa Efendi Medresesi, Hasan Efendi Medresesi, Salih Efendi Medresesi, Halil Efendi Medresesi, Çankırlı Medresesi, Osman Efendi Medresesi ve Örtekiz Köyü’nde “Mehmet Efendi Medresesi”. Ayrıca bu medreseler haricinde ismi verilmeyen iki medreseye de arşiv belgelerinde rastlanılmıştır. Antalya’nın her mahallesinde neredeyse bir medrese yaptırılmış ve medreseler genellikle banilerin ismiyle adlandırılmıştır. Medreselerde eğitim ve derecelendirme okutulan derslere, müderrislerin maaşlarına, medreseyi yaptıran kişinin statüsüne göre derecelenmiş ve medrese öğrencilerine de belirli oranda burs verilerek eğitimlerine devam etmeleri sağlanmıştır. Medresede görev yapan müderrisler berat-ı şerif adı verilen bir belge ile çalışmışlar ve bu belgenin kaybolması durumunda Şeyhülislamlık makamı tarafından yeni bir berat-ı şerif hazırlanmıştır. Söz konusu belge olmadan çalışan müderrislerin varlığına da rastlanılmıştır. Müderris atamalarında; vâkıf, mütevelli heyeti, müftü ve şehir naibi etkili olmuş ve ölüm, terfi ya da el çektirme gibi durumların yanı sıra müderrisin kendi rızasıyla görevi bırakması sonrasında bu atamalar gerçekleşmiştir. Atamalar hususunda Antalya’daki medreselerde de sorun yaşanmış ve bu sorunlar halledilinceye kadar medresenin bağlı bulunduğu vakıf gelirleri belirli kişilere teslim edilmiştir. Antalya’daki medreselerde ilim tahsiline oldukça önem verilmiş ve ilme mani olacak her türlü maddi husus hem müderrislere hem de öğrencilere verilen bağışlarla giderilmeye çalışılmıştır. Ancak buna rağmen medreselerin Antalya’da yaşanan bazı hadiselere karıştığı görülmektedir. Nitekim 1510-1511 yılında cereyan eden Şah Kulu İsyanı’na katılanların arasında medrese öğrencilerin de olduğu ve eğitim-öğretimin bu nedenle uzunca bir müddet aksadığı, devletin bu isyancıların ayaklanmalarını önleyebilmek için ard ardına bölgede bulunan kadılara talimat gönderdiği bilinmektedir. Ayrıca bu dönemde bazı medreseler silahlı suhtelerin ya da onların kılığına girmiş insanların faaliyet merkezi olarak kullanılmıştır. Antalya’daki medreselerde eğitim-öğretimi aksatan hususlardan biri de 1890 yılında muhacirlerin Antalya’da misafir edilmeye başlanması ve yer olmadığı için de gelenlerin genelde medreselerde misafir edilmesidir. Bu durum uzunca bir müddet devam etmiş hatta medrese öğrencilerinin kaldırımda kaldıklarına dair telgraflar gönderilmiştir. Eğitim-öğretimi aksatan diğer bir önemli husus da; salgın hastalıklardır. Özellikle çiçek hastalığından dolayı İstanoz nahiyesinde çok fazla insanın öldüğü, doktorun bulunmadığı ve bölgeye ivedi bir şekilde sağlık personelinin gitmesi gerektiği bildirilmiştir. Medreselerde yaşanan her türlü olumsuzluğa rağmen Antalya’daki medreseler faaliyetlerine devam etmiş ve vakıfların kontrolünde hayatlarını devam ettirirken 1826 yılında Evkaf Nezareti’nin kurulmasıyla peyderpey bu kuruma bağlanmıştır.
Alternatif Dilde Özet: Antalya, which is today’s attraction center with its historical and natural beauties, was described as “a city like heaven” since ancient times. This city hosted many civilisations and states until the 13th century and became an important seaport after The Seljuks took over the region. The Seljuks applied civilization and urbanization policy also in Antalya, like other regions they ruled. The mosques, madrasahs (Islamıc theology institutions), schools, baths, caravansearis (hostels), hospices, and water cisterns in this period changed the structure of the city and paved the way for improvements of public life. During the Ottomans some of these social institutions were kept active while the others no longer served to the public. However, with the construction of new social institutions, urbanization was resumed. The madrasas were generally built near or adjacent to the mosques, and had a significant role in developing the society and cultural structure. Although the madrasas in Antalya were mainly the institutions that maintain the education system, the research on these madrasas mostly focuses on their architectural features. The majority of these madrasas that are not comprehensively studied. Therefore, the functioning structures and the problems of Antalya Madrasas (Antalya, Korkuteli and Elmalı), which are reflected in the archive documents between the 17th and 20th centuries and also both individuals and institutions that had influence on these madrasas are going to be investigated in this study. Thus, this paper will shed more light on Antalya Madrasas. Summary: Antalya city, which was completely under the Seljuk sovereignty during the reign of Sultan Alaeddin Keykubat I (1219-1236), was named as Alâiyye dedicated to the Sultan's name and became an important port city of the Seljuk State after then. In the process of the fall of the Seljuk State and the beginning of the Emirates (Beylikler) period, the city became a land of Teke-Oğulları, a part of a Hamid-oğulları, and in 1390 the city became an Ottoman city after the struggle of Yıldırım Bayazid with Teke-oğuları. Antalya was home to the madrasahs, one of the formal education institutions during both the Seljuk and the Ottoman Empire. The madrasahs were built next to the mosque or in a detached area built by sometimes administrators or statesmen, sometimes by members of the dynasty or by the citizens who were wealthy. In Antalya, both single floor and second floor madrasahs were built. This study based on the documents from Prime Ministry Ottoman Archive, the travel books of İbn Bibi and Evliya Çelebi, the works on Antalya Madrasahs to be determine the madrasah in the districts of Antalya as Korkuteli and Elmalı. In addition to the Seljuk madrasahs such as Imaret Madrasah, Atabey Armagan Madrasah and Karatay Madrasah, there are also some madrasahs belonging to the Ottoman period, in Antalya. As a matter of fact, the madrasahs increased in number in the period of the Ottoman. Antalya madrasahs which are reflected in archival documents for any reason are as follows: “Süleyman Madrasah” located in Hatip Süleyman Street, “Madrasah built by Haci Mahmed” located in Elmali Street, “Hacı Abbaszâde Hacı Süleyman Madrasah” in Süleyman Street, “İsmail Efendi Madrasah” in Tahtapazarı Kızılsaray Street, Kasab Hacı Ahmed Madrasah, Hacı Cafer Ağa Madrasah, Murad Ağa Madrasah, Esir Hacı Ali Madrasah, Hacı Hasan Madrasah,“Madrasah built by Hasan Efendi” in Keçiyalar Street, in the Kadılar Street of Gediz County “Madrasah built by Yusuf Efendi”, “Madrasah built by Hızır Efendi” in Cami-i atik Street, Murat Pasha Madrasah, “Sefer Ağa Madrasah” located outside the city wall, “Büyülü Minaret Madrasah, Hatuniye Madrasah, Sheik Sinan Camii Madrasah located outside the city Wall, In addition to these madrasahs mentioned in some studies in Antalya, it is also stated that there are madrasahs such as Müsellim Madrasah, Kesik Minaret Madrasah, Karakas Madrasah, Varsakli Mehmet Efendi Madrasah, Meydan Madrasah, Surmeli Madrasah, Canmülk Madrasah, Ahi Kız Madrasah, Hacı Naim Efendi Madrasah, Susam Madrasah, Çömlekçi Madrasah, Değirmenönü Madrasah, Ak Mescid Madrasah, Âşık Doğan Madrasah and Çukur Madrasah. According to archive documents, in the sub-district of Antalya, which is used as a plateau or plateau area, some madrasahs were recorded as follows: Pınarbaşı Madrasah, Hızır Efendi Madrasah, Mustafa Efendi Madrasah, Emir Sinaneddin Madrasah, Hacı Menlü (Mevlüt) oğlu Ömer Medrese, Abu Bakr Agha Madrasah, Koca Hafız Medrese, Hacı Mollaoğlu El-Hac Ömer Madrasah, Sheikh İsmail Efendi Madrasah. However, Süleyman Fikri Erten, who works on Antalya, stated that the number of madrasahs is eight as: Haci Ahmet Madrasah of Kalkanlı, Sultan Hatun Madrasah, Koparanzade Hacı Hüseyin Madrasah, Karabayırlı Hacı Hüseyin Madrasah, Kaşlı Ali Efendi Madrasah, Hacı Hüseyin Madrasah, Şalaka Ahmet Madrasah and Oyunyeri Madrasah. The madrasahs built in Elmalı, another distict of Antalya, were as follows: Ketenci Ömer Paşa Madrasah, Esbak Mir-i Ahur Hacı Mehmet Bey Madrasah, Haydar Baba Madrasah, Arifî Ahmed Paşa Madrasah, Hüseyin Efendi Madrasah, Debbağ Baba Madrasah, Şeyh Ümmi Sinan Madrasah, Babazade Hacı Abdurrahman Madrasah, Hacı Şeyh Efendi Madrasah, Mustafa Efendi Madrasah, Hasan Efendi Madrasah, Salih Efendi Madrasah, Halil Efendi Madrasah, Çankırlı Madrasah, Osman Efendi Madrasah and “Mehmet Efendi Madrasah in Örtekiz village”. In addition, two madrasahs, except from these, were also found in the archive documents. A madrasah was built almost at every Street of Antalya and the madrasahs were usually named by the name of their builders. Madrasah students were provided with a certain amount of scholarship to continue their education according to the level of the education in the madrasahs and the level of the courses taught, salaries of the scholars, the status of the builder of the madrasah. The scholars who worked in the madrasahs worked with a document called berat-i sharif and in the case of the disappearance of this document a new berat-i sharif would be prepared by the Shaykh al-Islami. Scholars working without this document were also determined. In the scholar appointments foundation, board of trustees, müfti, and the city regents were very influential. There were also some appointments resulted from death, promotion besides leaving job with their own will. There were some problems with the appointments in Antalya and the foundation revenues to which the madrasah was attached were delivered to certain individuals until these problems were resolved. In madrasahs of Antalya, science was given a great importance and all kinds of monetary issues were tired to be eliminated with donations given to both scholars and students. However, it is observed that madrasahs were involved in some events in Antalya. As a matter of fact, among those who participated in the Şah Kulu Rebellion that took place in 1510-1511, there were also madrasah students and education training had therefore been disrupted for a long time. it is known that the state sent orders to the judges (qadi) in the region consecutively in order to prevent the rebellion. Also during this period some madrasahs were used as the activity center of armed students or people who disguised them. One of the issues that negates the education and training in the madrasahs in Antalya is that in 1890 the immigrants started to be hosted in Antalya and the guests visiting were accommodated in madrasahs as there were no other available places. This situation had been continued for a long time and even telegrams have been sent about the students living on the sidewalks. Another important issue that disrupts education was epidemic diseases. It was reported that too many people died in the district of Istanoz because of smallpox, there was no doctor and the health personnel should go to the region urgently. Despite all the problems experienced in madrasahs, they continued their activities in Antalya and while continuing their activities under the control of foundations in 1826, with the establishment of the Ministry of Foundations, they were connected to this institution.

PDF Formatında İndir

Download PDF