Makale Özeti:
|
Alman dilinde “Balkanisierung” olarak kullanılan “Balkanlar, Balkanlaşma” terimleri parçalanmışlığı, bölünmüşlüğü ifade eder. “Geri kalmışlık, ilkellik, trajedi, dehşet” kelimeleriyle de anılan Balkan coğrafyasının imajının düzeltilmesi ve Avrupa’nın bir parçası olduğunun vurgulanması için “Güneydoğu Avrupa” terimi son dönemlerde tercih edilmiştir. Farklı ırkları, dinleri coğrafyasında barındıran bu topraklarda savaş da karmaşa da eksik olmamıştır. Altı federe cumhuriyetten oluşan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti 1980 yılında Tito’nun ölümüyle birlikte etnik ayrımcılık başlar ve parçalanmaya doğru yol alır. Bunun sonucunda başlayan Bosna savaşı, modern tarihin en acı verici, yıkıcı savaşlarından biri oldu. Savaşlarda, en çok kadınların ve çocukların olumsuz etkilendiği bir gerçektir. Her şeyi yok eden, ortadan kaldıran savaşlar, kuşkusuz en önemlisi insan hayatını yok etmektedir. Savaşların karar mekanizmasında yer almadıkları halde, savaşın en büyük mağdurları kadınlar olmaktadırlar. Kuşkusuz; ilhamını hayattan alan şiirlerde de savaşta hayatları yok olan kadınları ve savaşın geride bıraktıklarını görebilmekteyiz. Çalışmamızda; 1992 yılındaki Bosna savaşının yıkıntılarını, Bosnalı kadın şairlerin yazmış oldukları şiirleri irdeleyerek tespit etmeye, savaşın geride bıraktıklarını, kadınların değişen hayatlarını, ruhsal durumlarını ve çaresizliklerini onların gözünden irdelemeye çalışacağız.
|