Makale Özeti:
|
2008 ekonomik krizi ile çalışma hayatında, eğitimli işgücü üzerinde bir dönüşüm başladığı görülmektedir. Çalışma hayatı nda
artan nitelik vurgusu, istihdam edilebilirlik bakışı ve eğitimli işgücü arasında yaşanan rekabet, çalışma hayatında yer alan
kuşaklar arasında çizilen kuşak farklarını silikleştirmeye başlamıştır. İstihdam edilebilir olmak adına Y kuşağından R kuşağı na
(recesssion kuşak) dönüşüm, sürecin en büyük göstergesidir. Ranstand'ın Workmonitor projesi ifade edilmeye başlayan bu
kuşak, 2008 ekonomik kriz sonrasında literatürde tanımlanmaya başlamıştır. Oldukça iyi eğitimli olan bu kuşak, aynı anda
üç dört kişinin işini yaparak ne ücretlerinde ne de ünvanlarında bir değişim olmadan çalışan performansa dayalı işgücünü
ifade etmektedir.
Bu çalışmanın amacı, Y kuşağından R kuşağına dönüşen çalışanların Türkiye'de bilişim sektöründe varlığını tespit etmeye
yöneliktir. R kuşağının, çalışma hayatında değişimin getirdikleri karşısında iş tatmini algısına odaklanmaktadır. Alan
araştırması tekniğinin kullanıldığı çalışmada veri toplama aracı olarak iki bölümden oluşan anket formu, değişimin başladı ğı
iletişim ve teknoloji şirketlerinden birine uygulanarak yeni kuşağın çalışma hayatından beklentileri tespit edilmeye
çalışılmıştır. Bu doğrultuda genel merkezde çalışan 402 kişiye ulaşılmıştır. Güvenilirlik analizlerinin de yapıldığı araştı rmada
402 veriye ilişkin frekans dağılımları yanında, R kuşağı ve bu kuşağın iş tatmini algısını incelemek için bağımsız örnekle rde t -
testi, demografik özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığının analizi için de tek faktörlü varyans analizi (ANOVA)
uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, R Kuşağı değişimi, s aha çalışmasında literatürde tanımlanan özellikleriyle
tespit edilmiştir. Ancak, R kuşağının iş tatmini değişkeni ile aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespiti
yapılamamıştır. Çalışma da R kuşağının iş tatmini değişkeni algısı demografik özelliklerine göre karşılaştırılarak ele
alındığında, iş tatmini algısının hiçbir demografik faktörden etkilenmediği görülmektedir. Sadece, R kuşağı iş tatmininin içs e l
ve dışsal doyum faktörleri ile istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki halindedir. R kuşağı için içsel doyum sağlayan iş tatmini
faktörleri, dışsal iş tatmini faktörlerine göre daha fazla iş tatmini sağlamaktadır. Öyle ki, işin toplum içerisinde saygın kişi
kimliğini yaratma algısı en fazla iş tatmini sağlayan içsel doyum faktörü olarak görülmektedir. Ücret ve aynı firmada kari ye r
gibi beklentiler iş tatmini sağlayan faktörler olarak değerlendirilmemektedir. En dikkat çekici nokta, bu kuşağın iyi eğitim
düzeylerine ve niteliklerine rağmen duydukları istihdam edilebilirlik kaygısıdır. Bu kaygı ve çalışma kavramına karşı oluşan
tutum değişiklikleri bu kuşağın iş tatmini değerlendirmelerini değiştirmektedir. Güven temasının kaybolduğu, şirket
aidiyetinin azaldığı ve istihdam edilebilirlik kavramının ön plana çıktığı çalışma hayatındaki değişim le iş tatmini algısının
önemi bu kuşakta kaybolmaktadır. Zaten, istihdam edilebilir olmak adına sözleşmedeki görev yükümlülüğünün her işi
yapabilme yükümlülüğüne dönüşmesinin iş tatminsizliği yaratan yönü saha çalışmasında da görülmektedir. Ancak, duyulan
iş güvencesi kaygısının R kuşağı çalışanların da performans arttırıcı etki yaratması bu kuşağı daha da farklılaştırmaktadır. Bu
kuşak için önemli olan nokta istihdam edilebilirlikleridir. Araştırma sonuçları eğitim -istihdam ilişkisinin önemini bir ke z dah a
ön plana çıkartmakta, nitelikli işgücünün kendisine yaptığı yatırımlar karşısında elde ettiklerini sorgulatmaktadır. Yaşanan değişim eğitim politikalarından, aktif istihdam politikalarına, işsizlik sorunundan, ulusal ve uluslararası düzenlemelere kad ar
pek çok içeriğin yeniden kurgulanmasını gerektirmektedir.
|
Alternatif Dilde Özet:
|
It is observed that a transformation has been initiated in educated workforce in working life due to economic crisis of 2008.
Emphasis on quality in working life, competition occurred in educated workforce and employability have begun to blur the
generational differences emerged between generations in working life. The transformation from generation Y to generation
R (generation of recession) to be employable is the major indicator of process. Generation R has been mentioned since
Ranstand’s Workmonitor project. It has been identified within the literature after the economic crisis of 2008. As a highly
educated generation, Generation R amounts to the workforce based on performance, which works without any change in its
wage or title even though it does work of four people at the same time.
The objective of this study is to determine the existence of employees transformed from generation Y to generation R in
Turkish information sector. It focuses on job satisfaction perception of generation R in relation to the results of change in
working life. Expectations of new generation from working life have been tried to be determined by applying questionnaire
form with two sections as a data gathering tool to a communication and technology company in this study in which field
research technique has been used. In this direction, questionnaire form has been reached to 402 people working in
headquarters. In the research in which a reliability analysis has been also made, along the frequency distributions related
with 402 data, t-test in independent samples has been applied to examine this generation and its job satisfaction
perception, and analysis of variance with single factor (ANOVA) has been applied to analyze whether it differentiate
according to its demographic features. According to the results of research, the change in Generation R has been
determined with the features defined in literature during the field research. However no statistical correlation between the
variable of job satisfaction in Generation R and these features has been determined. In research, job satisfaction variable
has been compared with the generation’s demographic features and then it was observed that the job satisfaction
perception has not been affected by any demographic factor. There is only a meaningful statistical correlation between
extrinsic and intrinsic saturation factors of job satisfaction in Generation R. job satisfaction factors that provide intrins ic
saturation of Generation R give more job satisfaction in comparison with extrinsic job satisfaction factors. Such that,
respectful personal identity in the society is seen as an intrinsic saturation factor, which provides job satisfaction. Wage and
expectations such as career in the same firm are not evaluated as factors that provide job satisfaction. The most remarkable
point is the concern about employability despite high educational levels and qualities. This concern and attitude changes
occurred against the concept of work alter the evaluations on job satisfaction of this generation. With the change in working
life in which the theme of trust disappears, sense of belonging about firm and the concept of employability comes to the
forefront, the significance of job satisfaction perception gets lost in this generation. Obligation of duty mentioned in contract
transforms into obligation of doing all sorts of work in the name of being employable. So the aspect of this issue, which
creates job dissatisfaction, is already observed in the research. However the fact that the concern about job security has an
effect that increases the performance of employees in Generation R also differentiates said generation. The important issue
for this generation is their capacity to be employed. Results of research reveal the importance of relationship between
education-employment once more, and question the gains of skilled workforce against the investment that is made to it. The
change experienced requires reconstructing many contents from educational policies to active employment policies, from
problem of unemployment to national and international arrangements.
|